2 Mart 2010 Salı

Bahara merhaba ilişkileri - Billie Jean

Her hareket, her duruş, her laf herkese yakışmaz. Bazısı sana küfür eder, hiç koymaz. Bazısı "Ulan" dese gidip bir kafa atasın gelir. Öyle işte. Bazısının dediğine hemen inanırsın, bazısı ağzıyla kuş tutsa olmuyordur.

Misal Rafet El Roman, adamın isminden cismine her yerinden romantizm akıyor. Romantizmi taşıyor adam. Romantik bir kelam etti mi, inandırıcı oluyor. Adam yazıyor sözlerini "Sen bilemezsin ne çektiriyor, yokluğun banaaaa, sevgilim?" diye. İnsan bir anda hemen sevgilisinden ayrı olduğu için üzülmüş bir Rafet'i hemen gözünün önüne getirebiliyor. Ben şimdi yazsam böyle bütün duygusallığımla "Sennnnn bilemezsin, ne çektiriyor yokluğun banaa, sevvgilim" diye. Kadın bana kesin şey der, "Ne çektiricek ya. Senin yalnızken ne çektiğin belli, arşivinin maşşallahı var. Ne haltlar karıştırıyorsun yine. Nerden çıktı bu sözler." filan der. Boşuna dememişler "Susuzluk hiçbir şeydir, imaj her şey." diye...

Ben bu sorunu aşk hayatımda çok şiddetli bir şekilde yaşıyorum. Sevgilimi eğer bir şekilde oturmuş sosyal çevremden yapıyorsam, karşı tarafın bana hiç güveni olmuyor. Çok korkak başlıyor ilişkiye. Allah bilir insanlar kıza nasıl hikayeler anlatıyorlarsa... Bu ilişkiler hiç konuşulmasa sırf bloglarda yazılsa benim için bayağı bir iyi olacak. Bu aralar bu durumdan çok muzdaribim. Hem şu an bir ilişki sürdürmeye çalıştığım kişiyle tam olarak bu sorunu yaşıyorum hem de meğerse İncili'yle de aynı tongaya düşmüşüm. Benim ortak, güzeller güzeli karısı Tontini İncili'yi uyarı üstüne uyarıyla mahvetmişler. Kızın o cafe'deki restorandaki aşırı gergin hali de bana peşinen duyduğu aşırı güvensizliğindenmiş. Kendi öttü, "Valla ben kızı uyardım" filan diye. Pek bir şey demedim. Kızmıyorum artık böyle şeylere. Resmen imaj kurbanı olmuşum da haberim yok.

Neyse üst satırlardan da anlayabileceğiniz gibi yeni bir takım işler peşindeyim. Bahar yaklaşırken hayatımda durmadım ki şimdi durayım. Bakın, siz siz olun bir an evvel bir sevgili yapmaya bakın. Yoksa bu güzel havalar sizi mahveder. Çünkü geldi bahar ayları, gevşer gönül yayları. Ey kadınlar, antenlerinizi sevgililer gününde açacacağınıza 21 mart'ta açın. Resmen bahar geliyor çünkü. 2 haftaya kalmaz mevsim değişikliğinden ötürü vücutlar ne kadar hormon varsa salgılar. Herkes elini çabuk tutsun.

Kod adı Billy Jean. Kod adı nereden geliyor? Onu ilk gördüğümde arkada bu şarkı çalıyordu. Biliyorum size biraz Kartal Tibet - Hülya Koçyiğit filmi gibi gelicek ama hakikaten öyle. O benim görüş alanıma girer girmez kral aynen şöyle dedi: "She was more like a beauty queen from a movie scene"... Tam Türkçesi, mot a mot çevirisi şöyle: "Ya kadın resmen kadın değil, ilik ilik." (Yeminli tercümanlarsa şöyle çeviriyor: Daha çok, bir sinema sahnesinden fırlamış bir güzellik kraliçesine benziyordu). Gerçi bu aralar bir kadını ilk gördüğünüzde çalan şarkının Billie Jean olması çok olası. Rahmetli nur içinde yatsın, aramızdan ayrıldığından beri adeta yeniden keşfedildi. Her yerde çalıyor. Memnunum gerçi. Bu konuda bir sıkıntım yok.

Billie Jean'i çok kısaca tarif edeyim. 28 yaşında, İzmirli, esmer. Nişantaşı kasa, net olarak 8,5. 1,71 boyunda, topuksuz giymediği için ortalıkta gezinirken 1,75'ten aşağı hiç olmuyor. Saçları için tam ve belli bir stili olmayan kadınlardan. Bazen açık bazen toplu, bazen düz bazen dalgalı. Saçlarıyla oynamayı seven kadın tipleri ikiye ayrılır. Birinci grup: kendiyle aşırı derecede sorunu olan kadınlar, ikinci grup: kendine aşırı derecede güvenen kadınlar. Sorunlu kadınlar kendilerini bir türlü beğenmezler, yapboz tahtasına dönerler, uçuk modellere de oynarlar arada. Kendilerine güzellikleri konusunda aşırı güvenenleriyse her türlü güzel olduklarını bildikleri için hep karşı cinste başka bir şeyleri tetiklemeye uğraşırlar. [Futboldaki karşılığı ince çalım atmak diyebiliriz. Selçuk Şahin de habire ince çalım atmaya çalışıyor (ne gereksizdi ya), Alex de...] Bir de kendine en yakışan saç tipini ısrarla seçen/arayan kadın vardır. Bence her ikisinin de kendine göre doğruları var. Billie Jean'in çok berrak bir yüzü, ince bilekleri, azıcık damarlı ama güzel elleri, bir şey anlatırken boynunu çok güzel kullanan bir konuşma stili var. Genel olarak biraz coşkulu bir tip. Coşkulu tiplerin sesleri hep ya çok kalın ya da çok ince olur. Billie Jean'in sesi ince. Bazen fazlaca tizleşebiliyor. Ancak bu kadar kusur kadı kızında da olur. Zaten kendisi de resmen kadı kızı. Babası hukukçu.

gibigibiyim gibiyim gibigibi gibiyim gibigibiyim gibiyim

Erkek muhabbetlerinin vazgeçilmez sorularından sorularından biridir. Bir kadının güzel fiziğe sahip olup olmadığını anlamak için sadece bir yerine bakma şansın var. Nereyi seçerdin? Ne güzel bir sorudur bu ya, resmen beyin jimnastiği. İnsan cevabını düşünürken bile bir sürü güzel şeyi getiriyor gözünün önüne. Bence bu sorunun cevabı kalçalar. Tabii ki garantisi yok ama en zor şaşanı bu. Billie Jean, bir Jean reklamında kolaylıkla oynayabilecek kalçalara sahip. Hiç şakası yok, zerre acımaz. Kalpten cart diye götürür adamı.

Ben, arkadaşım Carlos vasıtası ile kendisiyle tanıştım. Carlos'un tanıdığı olduğu için Carlos'un kız arkadaşı Margarita'yı de tanıyor. Öyle çok samimi değiller, ancak anladığım kadarı ile Margarita'dan bana dair bir uyarı atışı gelmiş. Aklıma o bodrum tatilinde Pembe Panter ve Margita'yla tanıştığım gün geldi. O günün bugün yaşadıklarıma etkisi olması ne acayip bir şey. Margarita'nın benim hakkımda Billie Jean'e konuşması sanırım biraz da işime yaradı. Kadınlar, başka kadınların dediklerine çok şüpheci yaklaşırlar. Çünkü kıskançlığa karşı antenleri çok açıktır.

Mideleri de bir kez bulanmayagörsün ama, bu yüzden Billie Jean şu an için çok temkinli. Tam olarak beraber olduğumuz halde, deneme aşamasındaymışız gibi davranıyor. Bunun benim çok işime gelen tarafları da var; hiç işime gelmeyen tarafları da... İlişkiye başlamadan önce bir eşik var, o eşiği Margarita'nın benim hakkımdaki "uyarıcı" cümlelerinden sonra çok kolay aştım. İlişkiyi rayına oturtma anlamında ise o laflar kıçıma kaçıyor. Uzun zamandır ilk kez bir sevgilim varmış gibi hissediyorum. Üç haftaya yakın bir süre oldu ki hiç karıncalanmadım, temizim :P. Kafa bir kız. Carlos bir muhabbet esnasında buna bizim kasa tanımlarımızdan bahsetmiş. Billie Jean bana dedi ki, "Ben hangi kasayım?". Kafamda da çok net olduğu için net cevap verdim. "Nişantaşı kasa". Hem maldan anlamıyorsunuz hem de ukalalık yapıyorsunuz. Hakaret kabul ediyorum bu dediğini "Ben halis muhlis Alsancak kasayım" dedi. Bu kasalar da arttıkça artıyor :). Benim daha çok işim var çok. Zorla karıncalandırıcak beni.



bitti.


Bu hayatta aldığım ilk albümün sahibi, en sevdiğim şarkıların krallarının kralına saygılarımla,

yazının dibine ufak yeni bir bölüm ekliyorum.

Ustalara Saygı Kuşağı - Michael Jackson

Bundan önce hiçbir yazıma konu etmedim, hayhuycu kalabalıktan biraz ayrılayım istedim. Kaynamasın diye. Yazılarıma ne zaman girmek istediğine de zaten ben değil sen karar verdin. Hop diye söyleyiverdin Billie Jean'i, tam vaktinde.
Michael, çok büyük adamsın gözümde. Hatta bence aya ilk adım atan adam sensin. Neil Armstrong'un adımı bence resmen çakma. Çok antikarizmatik, ne o öyle sıçık şıçık kıyafetlerin içinde, teletubbie gibi... Yahu ayda yürümek var ayda yürümek var. Bi' kere öyle olsa, Moonwalker denince akla Neil Armstrong gelirdi. Şahsen Neil Armstrong'un ay yürüyüşünü taklit etmeye çalışan kimse görmedim. Oysa gerçek moonwalk'u milyonlar taklit etmeye çalışıyor. Ayda yürümek için ille de aya gitmeye gerek yok, bize sen öğrettin.
The King of Pop. Ölmedin, ölmeyeceksin.
Huzur içinde yat.

Bu yazının burasına kadar gelmeye tahammül eden herkes, lütfen ama lütfen aşağıdaki videoyu da baştan sona bir bir izlesin,

Michael Jackson - Billie Jean from lokyin on Vimeo.

7 DIYECEGIM ODUR Kİ...:

küfkedisi dedi ki...

Haydi bakalım hayırlı olsun :) Hımmm demek karıncalanma da yok ilginçmiş, hiç mi gözün kaymıyor sağa sola hadi hadi doğru söyle :)))

T.I dedi ki...

Göz başka, iş bakmaksa ben ilk ayaktan yatıyorum zaten. Ancak karıncalanma ruh halimi biliyorum ben. O yok. Karıncalanmam gibi iddialı bir cümle asla kurmayacağımı biliyorsun. Ancak şimdilik bünye rahat.

Talisman dedi ki...

"Tam olarak beraber olduğumuz halde, deneme aşamasındaymışız gibi davranıyor. Bunun benim çok işime gelen tarafları da var; hiç işime gelmeyen tarafları da... İlişkiye başlamadan önce bir eşik var, o eşiği Margarita'nın benim hakkımdaki "uyarıcı" cümlelerinden sonra çok kolay aştım. İlişkiyi rayına oturtma anlamında ise o laflar kıçıma kaçıyor. "

Bunu anlamadım ve çok merak ettim.

VodviL dedi ki...

Hem maldan anlamıyorsunuz hem de ukalalık yapıyorsunuz.

bu çok güldürdü beni : )

T.I dedi ki...

Yani bir ilişkiye başlamak ve tamamdır biz birbirimize uygunuz statüsüne atlamak için belirlenmiş birçok eşiği tamamen geçmiş olduğumuz halde, ciddi güven problemi yaşıyor kendi içinde. Bana yansıtmamaya çalışıyor, ama ben tabii ki hissedebiliyorum. Sonuçta hiçkimsenin hayatını paranoyalarla doldurmak, mutluluk vermesi gereken bir olay üzerinden kimsenin hayatında mutsuzluk yaratmak istemem. Bu sebeple ben rahat davranmaya devam edeceğim, ki o da anlasın kendisi de rahat olursa benim daha memnun olacağımı. İyi olacak gibi bir his var içimde, bakalım ve görelim.

Talisman, genelledim mi yine bir şeyleri?

T.I dedi ki...

@Vodvil: Sorma Vodvil ya, çaktı lafı bıraktı oraya. Yedim ben de. İzmir konusunda çok zayıfım, açıklarımı kapatmaya çalışıyorum. Bi' götür beni diyeceğim de götürür mü bilmem.

Adsız dedi ki...

hıh

 


TEHLİKELİ İLİŞKİLER © 2008. Design by: Pocket