9 Eylül 2009 Çarşamba

Her dem Didem!

Bazı kadınlar vardır; onlarla tenleriniz ölümüne uyuşurken kafalarınız zerre kadar uyuşmaz. Bu uyuşmazlık bir ilişki sırasında edilen kavgalardan çok öte bir uyuşmazlıktır. Öyle sen şunu yapmadın ama bunu böyle yaptın aslında şöyle yapman gerekiyordu tipinde bir uyuşmazlık değil. Daha güçlü bir şey. Gıcık olmayla nefret etmenin mükemmel bir formülle karışmış hali. Nasıl anlatsam, mesela hiçbir falsosu olmamasına rağmen oturmasına kalkmasına kalkmasına aşırı gıcık olabilirsin mesela, o bile batar. Seyrettiği şeyden tiksinirsin, normalde senin de seyredebileceğin bir dizidir mesela, ama o seviyor diye, bakamazsın bile diziye başka zamanlarda. Tiksinti gelir.

Aşk - Güzellik - Sex, üçgen değil girdap girdap.

Tabii ki hiçbir ilişki böyle başlamaz. Anlatayım. Didem, yani Tenten. Bu kızla ten tene olmadığım hiçbir an bu kıza tahammül edemiyorum çünkü. İlk lakabı tenten değildi tabii ki, Dido (Daydo) idi. Fakat zamanla lakaplar da değişebiliyor. Ben ona Dido dediğim zamanları Dido, Tenten dediğim zamanları tenten diye yazacağım. Dolayısıyla Dido ile başlıyorum.

Dido güzellik skalasında 6,9 idi, taksim kasa görüntüsünde bir kız. Net olarak taksim kasa diyemiyorum, çünkü biraz karışık bir durum var. Değineceğim birazdan, Ama ondan önce bir detay daha vermem lazım. Dido'nun çok güzel bir kız kardeşi vardı, Baldo. Bizim tayfa Didem'in kızkardeşine bu adı taktı. Ben Daydo dedikçe bunlar Baldo diyodu. "Senin baldız da geliyor mu?", "Baldo geliyosa biz de geliriz, yoksa yokuz!", "Ne T.İ ne Dido, Kalbimizdesin Baldo" gibi sloganlar çok üretildi. Baldıza Baldo demek hoşuma gider hala. Baldo 7,8 bu arada.



Dido'yu anlatırken neden lap diye Baldo'ya geçtim? Elbette ki bunun bir sebebi var. Üzerine bir iki cümle etmek istiyorum. Eğer iki kız kardeş varsa, yaşları birbirine yakınsa ve kızlardan biri diğerine göre çok bariz olarak daha güzel bir kızsa... Rın rın rın rın... Böyle durumlarda güzellikte ikinci olan (dikkat çirkin demiyorum, güzellikte ikinci diyorum ,gerçekten de öyle) biraz alternatif yollara kayıyor. Misal ben ailenin biraz daha akıllı, duyarlı kızıyıma oynuyor. Bi' çok çalışkan kız moduna giriyor, bi çok çevreci oluyor. Çevre eylemleri takip edeyim diyor, ama annesi babası çok kızdığı için gitmiyor. Ama bu alternatif yollara kaymayı fikri ve akli olarak kaldıramıyor. Dersler hep çok iyi. Mesela bir çok duyarlı oluyo, organik kumaşlardan kendine elbise diktiriyo,ama içine pırlanta taşlı kolye takıyor filan (abartılı bir örnek verdim ama buna benzer durumlar çok yaşadım.) Yani yaşadığı hiçbir şeyi aslında fazla düşünmüyor ve hep kafasında saçma bir imaj yaratıp o yarattığı şey olmaya olmaya çalışıyor. Yaşam tarzım, yapableceğim fedakarlıklar neler? Bana uygun mu? Bunun için neleri okumalıyım, neleri takip etmeliyime filan bakmadan o kişi olmak istiyor. Daha kötüsü, daha tehlikelisi bundan ötürü kendisine saygı gösterilmesi beklentisi içerisinde. Dido'nun başına gelen ve beni tahammül edemez duruma getiren şey buydu. Ya ne olacaksan ol, bir şey demiyorum, ama 2 belgesel izledin diye Greenpeace neferi, bi tane felsefe dergisi aldın diye Filozof olmuyosun. Bunu bi anla... Daha çok yazarım bu örneklerden de uzatmıyorum.

Baldo çok rahat.

Baldo'nunsa hiç umuru değil. Zaten bu kadar rahat olup sürekli yıldız Baldo olduğu için Dido böyle ikircikli. Zengin baba, kızlarının ikisine de çok düşkün. Dido'dan çok memnun, "Çok çalışkan çok akıllı kızın, eh işte biraz deli yanları var, bazen foklar için filan hüngür hüngür ağlıyor." tadında yaklaşıyor Dido'ya. Anne hayatı boyunca hiç çalışmamış, kızlarıyla görece olarak ilgili ama ilgilenmenin hala notlarıyla ilgilenmek olduğunu sanan birisi (ilkokul3'ten beri geliştirememiş yani kendini :) Böyle bir durum.

benim yarim çok güzel kızannem
azıcık boydan kısa kızannem de...

Dido, 1,70. Baldo 1,63 filan. Dido bazen çok şık giyiniyo, bazen ketenlere bürünüyo, heybeler meybeler. Baldo genelde dar kot üzeri çok kısa kollu gömlek. Çok kısa kollu gömlek derken hani omuzunu azıcık geçiyooo hop orda bitiyo ya gömlek onlardan. Dirsekle omuzunun ortasına kadar filan gelmiyo. Akşam çıkıyorlarsa ikisi de güzel giyinmeyi biliyor. İkisi de Beyaz ten siyah saç. Baldo hep gergin saçlı, saçlar hep yapışık derecesinde gergin. Dido açık saçlı. Fiziksel yapıları aslında benziyor. Peki niye Baldo, Dido'dan çok daha güzel görünüyor. Durum şu: Babanın burnu güzel, annenin elmacık kemikleri: Dido annesinden burun almış, babasından elmacık kemiği. Baldo babadan burun almış anneden elmacık kemiği. Baldo şansa ikisinin de iyisini almış. Elmacık kemiği deyip geçmemek lazım bu arada, çok belirleyici oluyor. Dido babadan boy almış, Baldo anneden. Dido uzun, Baldo kısa. Ama Baldo yine şanslı acayip yakışmış ona minyonluk. :)

Kardeş olarak birbirlerini çok seviyorlar tabii ki. Buna eminim. Yazdıklarım sanki ikisinin arasında bir kıskançlık gerginliği varmış havası yaratmasın. Gerçekten de yok. Ancak tabii ki ikisi de birbirlerinin hayatlarını çok etkiliyorlarlar kendileri bile farkında olmadan.

Gerginlikle nereye kadar?

Dido'ya ilişkimiz öyle bir haldeydi ki, benim de üniverisitedeki son yılım filan zaten gergin bir dönemim, sürekli kavga etme ihtimali içinde yaşıyoruz. Çoğu zaman benim tahammülsüzlüğümden. Sürekli birbirimize kızma halindeyiz. Buna rağmen çok uzun sürdü. Asıl önemli kısım inanılmaz bir cinsel uyumumuz vardı. Böyle bir şey yok. Resmen uçuş saati. O da ben de. O karaktere hiç oturtamadığım bir dolu fanteziye de açık bir kızdı. Çok güzel şeyler yaşadık. Sonra dedik gırtlaklayacağız bir birbirimizi yoksa, ayrıldık. Dido'nun Tenten'e dönüşmesi de tam o ana denk gelir. Sonrasında, o inanılmaz yatak performanslarının hatrına tentenle defalarca kez tekrar birlikte olmaya çalıştık. En uzunu on gün sürdü. "Fuckmate" olacak bir tip değil Tenten, bir şekilde adının konması gerekiyor işin. Ben diyorum ne seninle ne de sensiz, etme eyleme Tenten. "Beraber oluyoruz." gündüz telefonda birbirimize giriyoruz, akşam yatakta. Bu beraberlik belki 7 -8 defa restart edildi. Hayatımın çeşitli dönemlerinde hep dönbdüm ona, o da bana. O yüzden her dem Didem dedim.. Fakat çekilir cinsten değil. Ne o bana tahammül edebiliyor ne ben ona. Fakat bir acayip de uyum var. Anlam veremiyorum. O kadar bu konular üstüne düşünmeyi seven adamım, çıkamıyorum işin içinden.

Bitti.

Peki ya Baldo?
Baldo bizim tayfadan kimseye yar olmadı valla. Okulunu bitirir bitirmez evlenmiş. Kocası İzmirliymiş. "İzmirli geldi İstanbul'dan güzel kızı kaptı, bi de götürdü oraya, sanki orda yeterince yokmuş gibi, götvereeeen "dedi büyük ilişkiler filozofu Lafonten.


Dido'dan öğrendiklerim:
- Çocukluktan takıntılı kadınlarla uğraşmak çok zordur. Bir yerde patlak verir olay. Gerçi kimin yoktur ki takıntısı diyeceksiniz. Ancak bu kadar barizinden bahsediyorum.
- "Sevdiğinle seks daha güzeldir" paradigmasını aşmak lazım.
- İlişkilere açılımlar getirmek lazım. Baldo açılımı yapamadık. Herkesin aklı kaldı.

4 DIYECEGIM ODUR Kİ...:

Wanted dedi ki...

benim burdan öğrendiğim şu
cinsel uyum farklı şey.
düşünsel uyum farklı şey.

evleneceğin kadında ikisi de olması lazım bence.

Adsız dedi ki...

Dostum bence şimdiden evleneceğin kadının hayalini kurmasan iyi edersin. Benden söylemesi

Diego* dedi ki...

Dido'nun hakki Dido'ya..Baldo gibiler kicini gezdirip pesine sapsal erkek takmaya dursun, Dido'lar sahaya cikip varini yogunu ortaya koyar..ustelik de iki kizkardesin arasinda eminim soyle bir misyon da vardir.."Ben yasadiklarimdan tecrube ettiklerimi (olumsuz)sana aktarayim ki, sen ayni seyleri yasama.." ustelik Baldo sayesinde, Dido'ya sonuca gitmek daha kolaydir..Benefit/Cost rasyosu yuksektir Dido'larin..
T.I: (nacizane) eminim gunduz yapilan kavgalar aksamki sekse tuz, biber, kekik olmustur..yoksa tayyiple gul gibi olsaydiniz, o iliskiden ciksa ciksa gulsuyu cikardi..:)

T.I dedi ki...

Sahada her şeyini koyuyordu gerçekten.

Fakat kavganın iyi cinselliği besleyip beslemediği apayrı bir konu bence. Hatta tak diye vereceğim ilk cevap şu olur: Nefret Djemba Djemba'yı tetiklemiyor bende. Ama tabii derin analizine girmeyeceğim şimdi.

 


TEHLİKELİ İLİŞKİLER © 2008. Design by: Pocket