13 Ekim 2009 Salı

Evlilik, Fazla Kilolar, Tinto, Ortağım ve Tontini,

Ben büyük laflara çok kıl oluyorum. Büyük adamların söylediklerine değil, normal vatandaşın söylediği saçma sapan büyük laflara... Büyük adamlar canımın içi.

Misal Tinto Brass demiş ki "First, I check out the butt"* , Büyük adam. Ona ne uyuz olucam, ne güzel demiş işte. Yani beni sinirlendirip kanı beynime sıçratan Tinto değil, zaten Tinto kanı beyne sıçratmaz, başka yere yürütür. Ancak ben alalede insanların söylediklerine fitil oluyorum.

Örneğin, "Hayatta yaptığın şeylerden dolayı değil; yapmadıklarından dolayı pişman ol" diyen bir insan modeli vardır ya, onlar işte. Lafa bak. Aman aman, amma büyük laf ettin. Y.rrak! Git gırtlakla ya. Böyle 4-5 laf var, onlar dönüyor piyasada, öyle çok fazla da yok. "Çok kadın, hiç kadındır." Vay vay vay vay!

Bana, geçenlerde bu lafların ikisini de benim p.ştoroz ortağım etti. Birini bu sabah sabah bir daha edince ben de fena gıcık oldum. Onun evliliği üzerine yazacağım şimdi.

Aranağme:
Aslına bakarsanız çok severim p.ştorozu. Fakat bu ilişkiler konusunda beni fena gıcık ediyor. Aslına bakarsanız, bu herif iş konusunda benim götümü çok topluyor. Onun bu aşırı düzenli zihniyeti ve insan ötesi sistematik hayatı her firmada olması gereken bir yaklaşım. Fakat ben daha çok iş bağlantısı yapmışımdır ondan, o ayrı. Herkes rolünü kabullendi gibir şey var aramızda. Bu durum konuşulmuyor ama öyle. Çalıştığımız firmalar ilk aşamada önce bi' beni seviyorlar; sonra benden pek haz etmeyip P.ştoroza aşkla bağlanıyorlar. Benden de "iyi çocuk ama biraz..."la balaşayan cümleler silsilesiyle bahsediyorlar :)). P.ştoroz ise tam bir istikrar abidesi. Tabii ki normal hayatta. Yataktaki durumunu bilemiyorum. Önemli not: Bu yazdıklarım ve yazacaklarım kendisini sevmediğim anlamına gelmez. Cidden çok severim, esaslı adamdır. Ama bir şekil o diğer arkadaşlarla yazdığım "gruba" da girmez bu arkadaş. İyi insandır, lafım yok. Hatta benden iyi insandır.

Güzel bir evlilik tasviri

Şimdi kod adlarını vereceğim. Adamın da adı P.ştoroz kaldı. Fakat içim elvermiyor sevgili ortağımın adı da bu blogda P.ştoroz diye kalsın, o esaslı adam burada p.ştoroz diye anılsın. En iyisi ben size kendisinin üniversitedeki gerçek lakabını söyleyeyim: P.ştoroz. Yani gördüğünüz gibi, aslında T.İ alabildiğine masum birisi, götünden uydurmuyor. Peki niye p.ştoroz diye düşünenler için mini bir açıklama: Ya bizim üniveristede çok cins bir hocamız vardı, böyle soruları kendince esprili yazmaya bayılan hocalar vardır ya, onlardan. Ne gereksiz şeyler, Ya Rabbim! Şey tipi hıyar hıyar sorular olur ya, "Fener Galatasaray'a 15 dakkada 1 gol atabilmektedir, Galatasaray'ın kalecisi ise kendini çok kasarsa Fener'e karşı 30 dakika dayanabilmekle beraber Alex çok pis ince görürse gol yemekten kendini alamamaktadır. Alex'in çok pis ince görme olasılığının 1/5 olduğu bir maçta, GS, FB'den kaç yer?" Kahh kah kah kih kih. Bunları yazdı mı komik olduğunu düşünen, öğrencinin ilgisini böyle toplayabileceğini düşünen adamlar. Koca koca da insanlar aslında, hayret. Ya bizim bi hoca da işte bi sınavda horozun ses dalgalarıyla ilgili sıçık bir soru sormuştu. tam hatırlamıyorum horozun sesininin hızı mızı mıydı şiddeti miydiii? Sınavda da yüzlerce kişi içinden bir tek bizimki yapabilmiş soruyu. Horozlu soruyu yapıp kimseye de kopya vermediği için çocuğun adı P.ştoroz kaldı. Yani aslında düşününce bizim ezikliğimiz tabii ama, adı kaldı işte. Yapacak bir şey yok. Ben aslında başarılı insanlara çok saygı duyarım. Böyle çocukça eziklikler bana hiç komik gelmez. Lan herif yapmış bi tek, helal olsun derim. Ama p.ştoroz da yakıştı adama, taşıdı herif. Elden ne gelir. Kendi de kızmıyor zaten. Öyle alıştı ki.

Neyse benim ortağın bir de karısı var. Adını söylemeyeceğim ama kod adı Tontini. Ben takmadım adını. Kendi kahramanlık göstererek aldı o adı. Çünkü lakabı eskiden Tinimiydi. Şimdi sondaki mini gitti, onun yerine başına bir ton geldi. Tontini oldu. Adının başına bir ton geldi, kendisine de 0,03 ton filan gelmiştir herhalde. (30 kg)

Evlendikten sonra kendini salan kadınlar var ya, kendileri de farkında olmadan, dünyadaki en büyük anti-evlilik propogandasını yapıyorlar. Onlar, evliliğin ilişkilerin .mına koyduğunu savunanların ne kadar haklı olduğunun birer kanlı canlı örnekleri. Zaten kilolu kadınlardan bahsetmiyorum. Evlendikten sonra kilo alanlardan bahsediyorum. Bir insan kilolu, kilolarıyla yaşamayı öğrenmiş, güzel vs olabilir. Elbette ki onlara diyecek lafım yok. Ben evlendikten sonra başkalaşanlardan behsediyorum. Kimse böyle bir kadın tipi yok diyemez. Bariz özensizlik göstergesi işte. Böyle bir şey yok abartıyorsun diyen varsa onlara anca gülerim. Evlendikten sonra kadınların aldığı kiloları dünyanın bir tarafında toplasak o 23 derede 27 dakika mıydı neydi o yatıklığın derecesi değişir valla billa. Tinimini, düğün öncesi skalada 6,8 filandı, düğününde kadının yüzüne gelen o pozitif enerjiyle 7,0 dolaylarına yükseldi. Balayındansa 6,5 döndü, aydönümü 6,2, yıldönümü 5,5 derken bir buçukuncu yıl, bir buçuk iskenderle kutlandı ve sonuç: under 5... Karşınızda Tontini. Hadi geçmiş olsun. Elveda Şehvet! Zaten sonrasında çocuk mocuk, elveda özgürlük!


Evlilik konusunda aslında ben çok netim. Ancak yine bir post ayırmayı düşünüyorum bu konuya. Üzerine konuşacak çok şey var.

Yani sevgili ortağım bana "çok kadın hiç kadındır" diyosun da, senin ki de az değil yani. 85 okka çeker gibi geliyor bana. Sorarım sana nitelik olarak çoktan mı bahsediyoruz, nicelik olarak mı?

Yazdıklarımın biraz insanlık dışı gibi durduğunu biliyorum. Yani şişman insanları rencide etme durumundan. Gerçekten içimden öyle bir şey geçmiyor. Sadece gözlemlerimi yazıyorum. Benim annem, kız kardeşim... Hepsinin maşşallahları var. Lütfen samimi gözlemler olarak algılayınız.

Bir de bu var. Kadınlar erkeklerin bu gibi benzetme yapmasından hiç hoşlanmazlar, oysa kendileri derler "duba gibi oldum." diye. Biz deyince kaba oluruz. Sanki kadınların dibi düşmüyor Kıvanç Tatlıtuğ'a. Kadınlar da bakıyor erkekler de... Bu kadar basit. Kadınların tüm bunları genellikle uluorta dile getirmiyor olmaları onları daha masum kılmaz.

Sonuçta herkesin bazı kriterleri var. Erkekler bu kriterlerinden en önemlilerinden birisinin kadının güzelliği olduğunu her zaman belli ediyor. Bunu herkes biliyor. Bunda aşağılık olan ne var anlamıyorum. ma "dış güzelliğe" önem vermek niyeyse saygın bir davranış değil, hatta çok ayıp. Kadınların çok daha ayıplı kriterleri var bence. Ama erkeklerler kadar açıksözlü olmadıkları için kötü duruma düşmüyorlar. (Kadın var kadın var biliyorum, bütün kadınları suçlamıyorum.)

"İyi insan olsun" E bu zaten herkesin default ayarlarında olan bir istek. Var mı ben pis sapık bir herifle ya da cadolozun önde gideniyle beraber olmak istiyorum diyen. Yok. Herkesin default'u iyi insan. Bu default seçeneğin üzerine erkekler üzerine koyuyor,kadınlar üzerine ne koyuyor. Tartışalım o zaman.

Haksız suçlamalardan bunalan ve agresif bir gününde olan sade vatandaş
T.İ


*Tinto Brass'ın sözü "First, I check out the butt" yani diyor ki. "Arkadaş! Ben ilk g.te bakarım."

14 DIYECEGIM ODUR Kİ...:

Talisman dedi ki...

Şimdi bir şişman olarak alınmam filan lazım ama çok yorgunum yaa.. Bizi yoruyorsunuz biliyor musunuz? Şişmanları yani. Sen, o , başkası, medya bilmem ne. Harbi yoruldum.

Talisman dedi ki...

Ha bu arada evlendikten sonra erkekler de bariz kilo alıyor. Check this out. (After the butt)

T.I dedi ki...

Aslında gerçekten büyük bir samimiyetle çok özür dilerim. Diyecek hiç bir şeyim yok bu konuda. Bu açıdan baktığınızda kendimi savunmak gibi bir denyoluk yapamam. Haklısınız çünkü. Özrümde de çok samimiyim, yazdıklarımda da. Lütfen anlayın.

Sevgiler
T.İ

VodviL dedi ki...

ben küçükken yaşadığım yerde hep hayran olduğum aşık olduğum kadınlar vardı ben 9-11dim onlar 22-25 falandı ortalama.
Çocukluğumun geçtiği yere her yaz giderim, hayran olduğum kadınların hepsi olmasada bir kaçı hala orada ve cidden onların yeni hallerini gördükçe nasıl üzülüyorum nasıl harika güzel fıstık derecesinde kadınlardı şimdi ellerinde bebe olmuşlar 100 kilo off hatırlamak istemiyorum çocukluğum yara aldı vallahi.

semmy dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
semmy dedi ki...

evlendikten sonra kendini salan kadınları biraz daha iyi anlamak ve anlatmak lazım sanırım... kimsenin avukatlığını yapacak değilim lakin 10 kadından 9 u artık tiniminiden tontini hadisesine geçiyorsa burda bir durum var gibi geliyor bana...
her zaman şunu savunurum : erkekler görsel varlıklar doğru, masaya oturduğumuz anda iki kadın var ise ilk on dakika içinde daima en güzeli kazanır...bu bir gerçek...ikinci gerçek şudur ki; 10.dakikadan sonra akıllı kadın kazanır... buna ne dersen de...
ayrıca Tinto Brass benim kafadanmış...ama o büyük adam olmuş... ben büyümekteyim hala...

evli adam dedi ki...

Ben burayı daha önce neden görmemişim. Tasarım güzel, içerik de güzel. Aklın yolu bir nitekim. Tebrikler.

T.I dedi ki...

@Evli Adam: Hoş geldiniz. Şeref verdiniz.

@Semmy: 10 dakika biraz iyimser bir tahmin. kesin olarak söyleyebilirim.

@Vodvil: Aaah ah. Çok sinir bi durum. Buna bi çare kesin lazım.

evli adam dedi ki...

o şeref bize ait. est.

küfkedisi dedi ki...

İç güzellik önemli diyenleri hep biraz samimiyetsiz bulurum. Herkes yanındaki insanın güzel olmasını ister. Kendini salan hatunlara gelince bir kadın olarak benimde kıl olduğum konudur. Ben nasıl yanımdaki adamın bakımlı ve hoş görünümlü olmasını istiyorsam kendime de o derece önem vermeliyim diye düşünürüm. Herşeyi geç kendim için bile her zaman bakımlı olmalıyım aslında.

Adsız dedi ki...

Kendini salan kadın diyoruz da, ben kendi evimde hiçbir pijamayla dolaşamayacağım? Dağınık bir topuzdur, ne bileyim salaş şeylerdir giyemeyecek miyim? Bilmiyorum, bu beklenti ne yönde. Bunlar bir nebze gene idare edilir bence. Ama işte kıl tüy bakım olayını ilerletmek fecidir. Tabii, aynı şeyi erkekten de beklemek gerek. Koca bir göbek, kokmuş çoraplar, yayıla yayıla koltuk altı salkım saçak oturmak... Ya var işte. Karşılıklı saygı çözer. Alışınca, salıyorsun.

Onun dışında şu seksi ceza olarak vermek karaktersizliğe varır bence. Bu yüzüm güzel değil ama vücudum on numara diyen genç kız modelleri ile aynı. Güvensizlik de bence. Ha, ama çok kötü kavga etmişim, artık ağır bir şey olmuş, hissetmiyorsam o durumu haliyle istemezsen zorla da katılmazsın. Sanırım bu kastedilmedi. Gene de belirtmek istedim. Bu arada en güzel sevişmelerde ufak kavgalardan sonra çıkar ki, tadından yenmez.

cipim dedi ki...

evlendikten sonra salan kadınlar hakkında doğru söylemişsin. ama aynı şey erkekler içinde geçerli. Bakla bakla kasları olan bir adam evlendikten sonra balkon yapıyor. gelde seviş o adamla. ama şartlar eşitse iki tarafta saldıysa ellemeyelim mutlu mesur yaşasınlar.

Unknown dedi ki...

İç güzelliğin keşfedilebilmesi için gereken şans ancak dış güzellik iyiyse verilir bu da bir gerçektir

Adsız dedi ki...

evleninCe notları düşüyor,bu yüzden evlenmemek lazım,ama şunu farkettim hamile kalınca da notları düşüyor,tek not yükseltecek olgu hamilelikte memelerinin büyümesi. o zaman evlenmeyecez ama hamile bırakacaz. sıdıka hanım okursa bu yorumu dibimi beller.

 


TEHLİKELİ İLİŞKİLER © 2008. Design by: Pocket