8 Haziran 2010 Salı

Dünya Kupası Geliyor! Hangi Kadın Hangi Takım?

Dünya Kupası yaklaşıyor. Çok mutluyum.. ben bir futbolseverim, ancak Dünya Kupası’nı bir başka seviyorum. Sevmekle izah edemiyorum. Bambaşka bir şey olduğunu düşünüyorum. Misal, futbolu çok sevmeme rağmen büyük maçlar dışında neredeyse hiç izlemiyorum diyebilirim (senede 7-8 maç, derbiler ve önemli avrupa kupası yarı finalleri finalleri filan). Dünya kupası ise öyle bir şey değil. İzleyebildiğim her bir anını izlemek istiyorum. Çok renkli. O, apayrı bir şölen. Beyler hazırlanın. Bu işin şakası yok.
Dünya Kupası GELİYOR!


Rüya Takımım

Hayal edin: Heyecanlı bir maç izliyorsunuz. Elinizde biranız, buz gibi. Hayal kurmaya devam.

Maç çok zevkli devam ediyor. Pozisyon gereği top taca çıkıyor ve oyun yavaşlıyor. O sırada yönetmen hemen kameraları tribünlere çevirecek ve bize bir anda memelerini Brezilya bayrağına boyamış bir 8/10’luk bir kadın gösterecek. Lan amma çirkin oluyo böyle olunca diye içimizden geçirecek, boyalı boyalı sevemedim şu konsepti diye içinizden geçiriyorsunuz, belki de o boyanın acımsı tadı geliyor ağzımıza. Sonra o kız stadın dev ekranında kendisinin gösterildiğini fark edip bir anda heyecanlanıyor, belli belli hemen mini bir dans şov yapacak. Samba yapa yapa bize tam arkasını dönerkeeeen oyun taç atışıyla tekrar başlayacak, tam istediğimiz hacim ekranı kaplamak üzereyken ekran değişecek, ama biz buna hiç üzülmeyeceğiz. Ne kadar enteresan değil mi? O taç atışı bizi hiç bozmayacak. Hemen zevkle maçı izlemeye devam edeceğiz. Bu yıl Dünya Kupası Güney Afrika’da! Düşünün, kara kıtanın en aşağısında çekilen bir şutun direklerde patlamasının sesi, evlerimizi dolduracak. Arkadaşınızla girdiğiniz yemek bahsinin akibetini belirleyecek.

Heyecanlandırmıyor mu sizi de? Lan şu maçları doğru düzgün spikerler anlatsa ya, ne güzel olacak. Beckam’a "Beykım" filan demeseler bu sefer de.

Böyle anlardan size onlarcasını yazabilirim. Dünya kupası bir erkek için öylesine güzelliklerle doludur. Değerinin anlaşılması gereklidir. 4 yılda bir basiretsiz şubat 29 çekti diye o yılın adı değişiyor da Artık Yıl oluyorsa , koca Dünya Kupasının düzenlendiği yıla sadece “Yıl” demek abesle iştigal etmektir. Mevzu dört senede bir gelmekse Dünya Kupası da 4 yılda bir gelmenin kralını yapar. Bence dünya kupasının olduğu yıllara “Gerçek Yıl” denmeli ve bu bilgi derhal milli eğitim müfredatına işlenmelidir. Yazılılarda filan sorsunlar çocuklara.

Soru: Artık Yıl nedir? Yazınız.
Cevap: Bir türlü 31 çekemeyen şubatın, şeyini doğrultup da anca 29 çekebildiği yıla Artık Yıl denir. 4 senede bir gelir.

Soru: Gerçek Yıl nedir? Yazınız, örnek veriniz.
Cevap: Dünyanın en eğlenceli ve güzel organizasyonu olan dünya kupasının düzenlendiği yıla Gerçek yıl denir. 4 senede bir gelir. Örnek: 2010.

Bu blogda en çok eleştirildiğim noktalardan biri kadınları kategorize etmem oldu (Göz kırpığı gooes toooo, Talisman). Düşününce, bunu yapmıyorum diyemeyeceğim. Çünkü kafam bu şekilde çalışıyor. Bu kategorizasyon yapma huyum, kimse hakkında peşin hükümlü olduğum anlamına gelmiyor. Bunu çok iyi biliyorum, çünkü hissettiklerimi en iyi kendim bilirim.

Bir de anlamıyorum ki. Sanki bunu herkes yapmıyor mu. Bence herkes yapıyor. Yani tanıştığı, ilişkide olduğu, önünden geçtiği, uzaktan gördüğü... Hepimiz bir takım kriterlerle kafamızda bir yere yerleştiriyoruz çevremizdekileri. Ben adını koydum diye suçlu muyum? Kaldı ki kötü niyet, önyargı, ya da insanlık dışı bir ayrım yok bende. İşte bi g.te göğüse ayırıyorum, bi saça başa, bi lafa söze, bi hale tavra, bi yediğine içtiğine, bi yaptığına yapmadığına, bi gittiğine gitmediğine... Tamam çok da normal olmayabilirim, ancak “ooo ben normal değilim” diye övünen salaklardan hiç değilim. Sonuçta kendime çok normal geliyorum. Bana herkes böyle yapıyor gibi geliyor.


Hayatıma girmiş, belki bende bi takım izler bırakmış her kadın için bunları düşünüyor muyum? Evet düşünüyorum. Ama pardon pardon, “belki bi’ takım izler bırakmış” deyince olmadı. Hayatıma giren her kadın bende tabii ki iz bırakmıştır. Aksini söylemek beraberce bir şeyler paylaştığım hanımefendilere saygısızlık olur. İnanın, hiç iz bırakmamış olanın bile en azından bi’ tırnak izi, dişi izi kesin olmuştur.

Ben, o yıl hele ki o yıl bir “Gerçek Yıl”sa kadınları, ülke takımlarına göre acayip kategorize ediyorum, çünkü havaya girmiş oluyorum ne yapayım. Bir kadını tanıdığımda hemen onu bir ülkenin milli takımıyla eşleştiriyorum. Hemcinsim okuyucular yorumlarıyla bu listeyi genişletirlerse çok sevinirim.

Örneğin, Kadro=Kasa öyle okuyunuz.

Güzel bir kadın, her tarafından asalet akıyor. Kibar, görgülü, usül erkan biliyor. Kalçasından, göğüslerine, yüzünden eline kadar gayet yeterli bir “kadro”ya sahip. Ancak son tahlilde bir türlü istediğiniz gibi olmuyor. Çok daha başarılı bir performans beklerken sizi sürekli hayal kırıklığına uğratıyor. Bu kadını özdeşleştirdiğim milli takım belli: İngiltere.

Yine güzel bir kadın, ateşli. Ateşli galiba yanlış bir kelime oldu, tutkulu demek daha doğru olur sanırım. Çok tutkulu. “Kadro” çok sağlam, ancak o kadrodan bir türlü randıman alamıyor. Kadro ayrıca yıldız çıkartmaya da çok müsait. Her bakışınızda bunu hissedebiliyorsunuz. Başarılı olduğu zaman dünyayı titretir. Başarısızlığı da bir o kadar hayal kırıklığı yaratır. İşte bu kadın Arjantin!

Kadro yetersiz. Kadroda bir iki çok sağlam yer var ama yetersiz işte. Misal boyu süper, endamı yerinde falan. Ama yeee ter siz! Tüm bu kadro yetersizliğine rağmen çok sempatik. Huyu güzel. Ne yaparsa yakışıyor. Onu İngiltere, Fransa gibi devlerle yanyana gelince tutasın geliyor. Hangi ülkeyle özdeşleştirdim? Tabii ki Kamerun.

Çok güzel, ancak burnundan kıl aldırmıyor. Kendi kuralları dışına hiç çıkmıyor. Ancak kadro derinliği yine de sizi hayran bırakabiliyor. O kadroya can kurban ama olmuyor işte bir türlü sempatik gelmiyor size. Bu kadın tabii ki Fransa!

Kendisi çok havalı olmamasına rağmen, o kadro onu ulaşılmaz kılıyor. Aman yarabbim o ne kadro! Ofansif ağırlıklı, adeta insanın üstüne üstüne geliyor. Nasıl da sempatik. Yine de beni aşar mı acaba. Çünkü bu kadro her şekil kafaya oynar. Hemen anladınız di mi? Brezilya

Yine iyi bir kadro. Ancak kilidi açmak çok zor. Ne yapsanız, olmuyor. Bu kadından puan çıkarmak çok zor. Altından girseniz üstünden çıksanız olmuyor. Her şutunuz defans barajından sekiyor. Bu kadınla daha fazla vakit kaybetmek istemiyorum. Allah sahibine bağışlasın. Uğraşacak erkeğe sabır versin. İtalya!

Efsane bir kadro. O nasıl bir vücut, o nasıl bir duruş, o nasıl bir tavır. Üstelik ateşli de diyebiliriz. Ancak bir erkeğin karşı cinste pek de sevmediği çok önemli bir özelliği var. Topa sahip olmayı çok seviyor. Top hep onda, bir türlü topu size vermiyor ki siz de maharetlerinizi gösteresiniz. Oysa ona göstermek istediğiniz ne çok şey var. Yapacak bir şey yok, onun yörüngesine girmek zorundasın. Bu yine de 1-0 kazanamazsın anlamına gelmiyor. Kazanabilirsin. Ancak kazansan bile maç bittiğinde göreceksin ki top %75 ondaymış. Bu kadını özdeşleştirdiğim ülke tabii ki İspanya.

Soğuk bir imajı vardır. Bu soğuk imajı hak ediyodur da. Ancak buna rağmen gittiği ortama kendine has bir hava katar. O ortamda hep o olsun istersin. Kadro fena değildir. Ancak daha çok takım oyunuyla işi götürür. Martin Dahlin desem, Brolin desem, Keneth desem! İsveç!

Zamanında estirmiş. Ancak o eski halinden eser yok şimdi. Eser yok şimdi demeyelim, kasa yerinde ama zaman işte. Kimse karşı koyamıyor. Eskiden çok canlar yakmış, esmiş gürlemiş. Çok erkekleri ağlatmış. Güzel mature. Şimdilerde adı kalmış yadigar. Macaristan.

Sürekli kadronun çok iyi olduğu söylenmesine rağmen, aslında öyle aşırı bir kadro zenginliği olmayan. Duygu yoğunluğu olayını biraz fazlaca abartan, bu abartma (ki buna gaz da deniyor) yüzünden ya çok iyi ya çok kötü olan, ortası olmayan kadınlar. Türkiye!

Maalesef Dünya Kupası’ndayokuz. Keşke olsaydık, ama olsun. Dünya Kupası Dünya Kupasıdır.

Hanımlar, futbolu kendinize rakip görmeyiniz. Futbol sizi öyle görüyor mu ki?

Ulan zevzek! Bir erkek olarak sen kendini hangi takımla eşleştiriyorsun derseniz. Hiç düşünmeden cevap veririm.

Yukarıdaki tanımlamalardan bağımsız olarak, ruhum ve bedenim Arjantin’dir, Arjantinledir.


Amerika'daki Dünya Kupası'ndan. Yorumsuz. Let's get loud!
Türkçesi: Haykırsam dünyaya. Güzel video.



7 DIYECEGIM ODUR Kİ...:

Efsa dedi ki...

Hani resim? :))

T.I dedi ki...

Kendime sakladım. Bastırıp evdeki tv'min arkasına asıcam. Dünya kupası bitene kadar da orada duracak.

utkan dedi ki...

“Onlar hep oradadır veya oralardadırlar, üç kez kupaya uzanmışlardır. Bu tutarlı başarılarının temelinde üstün tecrübeleri, taktiksel becerileri ve muhteşem geri dönüş yetenekleri yatmaktadır.” Bu geleneksel tanımlamayı biraz daha açarsak...Derin tecrübeleriyle derin dekoltelerinde hangi kıvrımları nereye kadar gözler önüne sereceklerini iyi bilirler. Oldukça dengeli kurgulanmış güzellikleri sayesinde, gidilen herhangi bir mekanda her zaman gecenin sonunda ilk 4 içerisinde kendilerine yer bulurlar. Kadrolarına bakınca genç-yaşlı ayrımını yapmak oldukça gereksizdir ve hatadır. Çünkü hepsi fiziğine oldukça iyi bakmıştır ama zaten sadece fiziğe bakmak da hataların en büyüğüdür. Şöyle ki, efsanevi kaptanlarından Franz Beckenbauer’in bir emsalini şimdi alıp Bank Asya’da veya Süper ligde bir bara koysalar muhakkak gidip yaklaşmaya çalışmak gerekir çünkü pozisyon almayı, duracağı yeri çok iyi bilir onlar. Puan çıkar,çıkmaz ama alınacak muazzam dersler vardır onlarda. Bi kere ilgiye asla ilgisizlikle cevap vermezler. Boşuna kaptan hatta daha doğru bir tabir ile “lider vasıflı kaptan” olmamışlardır. İstediği yöne yönlendirir zaten seni ilk içki sonrası. Sen de musdarip hissetmesin kendini herşeyin sonunda. Gitti dediğin anda da belki hafif diz üstü eteğinin yine hafif yukarı doğru sıyrılması sonrası daha bi ortaya çıkan dizinin senin dizine bir teması, belki de arkadan omuzuna bir dokunuş, kimbilir belki de bi buseyle yörüngesine alır yeniden seni. Onlar istikrar abidesidir, hepsi birer tarihtir, hepsi birer gelecektir. Şimidiye kadar çok kupa kaldırmışlardır ve bundan sonra da kaldırmaya devam edeceklerdir. Evet onlar Almanyadır.

cipim dedi ki...

B.J ne düşünüyor dünya kupası hakkında? Sen maç seyrederken arıza çıkarmasın sakın.

T.I dedi ki...

@cipim: Ona bir Arjantin forması aldım. Arkasına da Billie Jean yazdırdım. O zamanlar benimle birlikte olmak isterse, çeker formasını gelir.

@utkan: Panzerleri ne de güzel anlatmışsın. Senin de rengin ve tandansım belli diyebilirim: Tecrübe. İyi şanslar diliyorum.

Teşekkürler yorumlar için herkese.

Çocukla Kampa Gidilir (mi?) dedi ki...

Kamerundan selamlar :)))))

T.I dedi ki...

@Kybele F: Süperdi :)

 


TEHLİKELİ İLİŞKİLER © 2008. Design by: Pocket