22 Nisan 2010 Perşembe

Mevcut Sevgilinin Eski Sevgilinle Buluşması 2....

BJ: Bir kadeh şarap?

T.I: Kalkarsan bana buzlu viski. Çok sevinirim. Bu iş şarabı çoktan aştı.

T.I: Süpersin. Çok teşekkür ederim.

Billie Jean: Afiyet olsun.

T.I: Ee, devam et.

Billie Jean: Aslında içimden sana viski değil de bira getirmek geçti. Şöyle amerikan filmlerindeki gibi, dolaptan bi 33’lük. Sanki onu versem daha rahat bi konuşma olacaktı. Şimdi içim kasıldı.

T.I: Coupling’de de kadınlar şarap içerken erkekler hep Guiness biraları götürür. Olsun, ben viski içeceğim.

B.J: Evde viski içen bi adamla sohbet edince gerildim.

T.I: Yahu, sanki ilk defa görüyorsun. Bira yok zaten dolapta. Canın içmek istediyse arayayım marketi getirsinler.

B.J: Yok yok.

T.I: Devam edelim.

Bu arada o sessiz çekişmeli ortam kayboldu. Billie Jean’in keyfi yerindeydi. Benim de sayılırdı.

BJ: O kızda var çatlaklık di mi?

T.I: Yoo iyi kızdır.

BJ: O senin için hiç öyle demiyor. Ya insan kendini bu kadar acayip duruma düşürür mü? Ben bi yerden sonra kızı durdurmaya çalıştım ama bir yanım da dinlemekten hoşlandı biliyo musun?

T.I: Hoşlandı derken?

BJ: Yani böyle kafamda hayaller kurdum. Çok üzgün olduğumu ağladığımı filan düşündüm. İçimden kızdım. Acıların kadınıyım ama yine de hayata küsmem ben edebiyatı yaptım kendi kafamın içinde. Sana anlatmam mümkün değil. Gerçekten o anda senden nefret edebildim ve kendimi çok üzgün ve yıkık hissedebildim filan. Bana bazen olur. Nasıl anlatabilirim ki sana? Hani olur ya. Sen mesela hiç öldüğünü, herkesin senin arkandan ağladığını, kıymetini bilemeyenlerin, senin yaptığın fedakarlıkların farkında olmayanların senin değerini öldükten sonra anladıklarını filan hayal etmez misin? Sen öldükten sonra sanki diğerlerinin yaptığı her şey onlara tat vermez. Bunu filan görürsün. Nasıl anlatsam ki ya, hayatında hiç başına gelmedi mi?

T.I: Yoo.

BJ: O psikolojiyle kendi kafamda yarattıklarımla senden nefret ettim kendime çok acıdım anlayacağın. Ne senaryolar yazdım kafamdan. Gerçekten sana hiç olmuyor mu böyle şeyler. Ben kendi kendimi hemen ağlatabiliyorum mesela ölümümü düşünerek. Yani öldüğüm için ağlamıyorum. Geride kalanların ruh hallerine ve yokluğuma ağlıyorum. Kardeşimin düğününü düşünüyorum mesela, ben yokum. Annem orda, babam orda, herkes orda ama ben yokum. Ben yokum ama, yokluğum tüm acılarıyla orada. Annemin ara ara aklına geliyor yokluğum, babamsa sanki daha bi içiyo gibi. Eskiden 2 kadeh içince hemen şakalar yapardı kızına. Ama artık 4 kadeh içmesine rağmen kimseye gülümsemiyor bile. Kardeşimin gözünde görüyorum, güya düğünü garibimin, bir yanını eksik bırakmak ne kadar acıklı. Düğününde sürekli o da olsaydı, beraber olabilseydik diyen gözlerini görüyorum.

T.I: Bu kız neler dedi sana ya :)

BJ: Dikkat etmemi, ondan başka bir kadın yüzünden ayrıldığını ve bunu yaptığı tek kadının kendi olmadığına dair sözler. Kibarca söyledi ama, bir an bile “Ne diyosun sen kızım sevgilim hakkında?” diye çıkışmamı gerektirmedi. Kadınca uyardı.

T.I: Lütfen kapatalım artık şu konuyu, kasıldım. Heyheyler kapıda, hissediyorum. Bu arada düğün senaryon çok acayipmiş. Hemen bi psikoloğa göstermeli gibi geldi bana. Yazık sana, üzme kendini böyle şeyler için. Elif’in söyledikleri içinse hiçbir cevap verme gereği bile duymuyorum.
Bu conversation’ın devamını buraya yazmayacağım. Ufak çaplı bir kavga diyebilirim. Kadınlar acayip. Haklılığımı biliyor, kabul de ediyor. Ancak bu kavga etmemek için yeterli değil.

Erkeğin çok konuşanı azdır. Kabul edelim ki kadınlar erkeklere göre daha bir severler konuşmayı. Erkeklerde öyle çooook çok geveze adam az görülür. Ancak görüldü mü de bu adam en az 10 geveze kadın gücündedir. Örnek mi istersiniz. Bizim Carlos. Blogu dikkatli okuyanlar hatırlayacaklardır. Billie Jean’le olan münasebetim kendisinin bana hazırladığı bir ortam sayesinde olmuştur. Okumak isteyenler için . Aynı zamanda şu iki postta da ne kadar geveze bir adam olduğunu anlatmıştım: 1, 2. İyi arkadaştır ama, o açıdan lafım yok.
Billi Jean’i zaten tanıyor, benim eski defterlerden, Billie Jean’in deyişiyle, Cırtlak’ı da tanıyor. Aynı ortamda biraraya gelmişler. Gelsinler, tamam, ne var bunda. Peki orada birinin benim eski sevgilim birinin mevcut sevgilim olduğu durumundan bahsetmene gerek var mı? Yok. Ama Carlos’u hiç tanımıyorsunuz.Öyle lafım geçmiş de hatırlatmış gibi de değil. Bodoslama söylemiş Maldonado. Geberir o konuyu açmasa. Böyle bir boşboğazlık olamaz. Geyik de adam. Gülmedim desem yalan. Kızlara demiş ki. “Oooooo, halefle selef burda... Arada bi de Sedef var. O da İspanya’ya gitti.”. Ya bi insan şunu der mi? Demiş. Dilin kemiği yok.

Elif (Cırtlak) de Billie Jean’e yakınlık göstermiş bu dakikadan sonra. İyi davranmaya başlamış kıza :). Dağıldıkları zaman BJ’yi kahve içmeye davet etmiş. Bi güzel anlatmış beni ve sabıkalı sicilimi Billie Jean’e. Çok salak bir hareket olduğu su götürmez bir gerçek. Ancak kendi açısından da onu suçlamadığımı rahatlıkla söyleyebilirim. Bunu ona yaptıran şey, kıskançlık mı, hayal kırıklığı mı, bir hemcinsini “kendince” koruma yöntemi mi ya da eziklik mi bilmiyorum. Ancak bunların hangisi olursa olsun onun için üzülmeme yeterli. Kötü bir ruh halinde olsa gerek. İşi gücü bırakıp eski sevgilini, onun yeni sevgilisine kötülüyorsan, halin içler acısıdır. Söylediklerinin büyük bir kısmı da palavra ya neyse.

Yine de kızamadım. Billie Jean’e de hiç kızmadım, ancak bunu o bilmiyor. Çünkü ona kızıyormuş gibi yaptım. Şunu biliyorum. Kadınların yaşadıkları ilişkilere dair konuşmaya, tüketmeye ihtiyaçları var. Her ne olursa olsun. Hangi kulvar açılırsa açılsın, konuşabilirler. Eski sevgili kulvarı, erkeklerin ilgisizliği kulvarı, futbol kulvarı, s.k kulvarı, sok kulvarı... Konu kıtlığı çekmezler. Billie Jean için de öyle. Konuşsun da. Bir tek ricam var, aman beni bulaştırmasın. Ayırmayı becersin. İlişkilerin en önemli sorunlarından birisidir bu. Çok fazla paylaşmak.

“Onunla paylaştığımız o kadar çok şey var ki...”

Bu cümle mesela kafamızda sıcak, romantik bir algı oluşturuyor di mi? Bende hiç öyle değil. Bende vıcık bir his uyandırıyor bu cümle. Sevgilisinin önünde epilasyon yapan kadınlar, birbirlerinin yanında osuran çiftler filan getiriyor gözümün önüne. “Çok özel şeyler paylaştık” desen tamam anlarım. O da boktan da, onun için biraz hayal gücü çalıştırabilirim. Ama bahsettiğin olay “çok şey” paylaşmaksa, yani nitelik değil de nicelikse burada senin için önemli olan, sevgilinle büyük bir osuruk couple olma yolunda ilerliyorsun demektir.

Hani bir görüş vardır ya, bir ilişki ekolü. Tam olarak şu cümlelerde hayat bulur bu ekol: “Ne yaparsan yap, ama benimle de paylaş, benim de haberim olsun, kızmam ben, biliyim ama...” Aslında ebeveyn–çocuk arası ilişkilere dayanır bunun kökeni. “Oğlum/Kızım, gece de çık, arkadaşınla sevgilinle de gez toz. Ama biz bilelim, kimlesin napıyosun bilelim. Kaçta gelirsen gel, ama haber ver merak etmeyelim. 3’te gelicem de, ama dediğin saatte gel.” Gençliklerinde bu illet damarlarına zerk olan bazıları bunun ağırlığını atamazlar üzerlerinden. Sevgilileriyle, çocuklarıyla hep bu yolla bağlanırlar birbirlerine.

Ben var ya en içten duygularımla bunun karşısındayım. Birbirine gereksiz yere karışmanın, birbirine rapor vermenin ilişkinin başına gelebilecek en boktan şey olduğunu düşünüyorum.

Billie Jean sanırım bu paylaşım konusundaki net çizgilerimi anladı. En azından öyle umuyorum. Bundan sonra bulaştırmaz da, çünkü kızdığımı düşünüyor. Birileriyle konuşmaya tabii ki devam edecek, bu gerçeği değiştiremeyiz.

10 DIYECEGIM ODUR Kİ...:

Dexter dedi ki...

Kıza sevgilisi gibi değil babası gibi yaklaşan, en azından öyle analiz eden bir tavır var burda.. Yazının sonlarında daha fazla kokuyor bu durum.. Pek hoşlanmadım.

T.I dedi ki...

Aslında bunun ne kadar gıcık bir şey olduğunu anlatmaya çalışmıştım tam da. N'için bu fikre kapıldınız?

T.I dedi ki...

"Billie Jean sanırım bu paylaşım konusundaki net çizgilerimi anladı. En azından öyle umuyorum. Bundan sonra bulaştırmaz da, çünkü kızdığımı düşünüyor. Birileriyle konuşmaya tabii ki devam edecek, bu gerçeği değiştiremeyiz. "

Eğer bunun için dediyseniz, evet biraz anlatımımda kıtlık var.

Demek istediğim şu: Çizgilerimi anladı, aşarsa onu cezalandırırım değil. Benim ona dair anladığım o kadar çok çizgi var ki mesela... Bu da ilişkideki dinamiklerden biri oluverdi sadece, o kadar. Bu öyle bir şey değil. Ben özetle ona karışamam demek istiyorum. Haddim değil. Ben sadece onla beraber olup olmamayı seçebilirim, o da benle. Yine kıtlaştım ya neyse.

küfkedisi dedi ki...

Şu olayı hiç anlayamadım ve çok şükür ki hiç yapmadım. Neden eski sevgili yeni sevgiliye herşeyi öter, üstelik daha ilk tanıdığı anda. Yaşanmış bitmiştir nedir bu kuyruğuna basılmış kedi tavırları. Haaa adam psikopattır falan ciddi sorunludur uyar insaniyet namına da bu ne ilkokul bebeleri gibi yakışıksız hareketler.

Bunun dışında bende çok hayal kurarım. Gerçi ölüm kısmına geçmedim ama sevgilimle ilgili bir şey duyduğumda anında senaryoyu yazarım. Biz kadınlar tuhaf yaratıklarız vesselam.

leyla dedi ki...

Bulaştıracak, ayıramamış bence.

"leb" demeden... dedi ki...

nedne mi konuşuruz?
yüksek ihtimalle karşıdaki herif kıvırmıştır, net olmamıştır, saygı duymamıştır...

kadın kadının hem dayanıştayı hem kudurdudur .)P

onun dışında adam gibi ayrılmasını bilen hiçbi erkek için konuşmam.

işin gerçeği (sözüm T.İ. den dışarı), erkekler asıl ayrıldıktan sonra konuşur. özellikle seks konusunda.



ötücü kuşlardan
lebd

"leb" demeden... dedi ki...

ek yorum:

her zaman "ulan eski sevgilisine / karısına bunu yapan, bana neler yapmaz" doğru mantıktır.

hiç yanılmadım malesef...

cipim dedi ki...

T.İ kayıp yine.

T.I dedi ki...

Kayıp değilim.Yazdığım şeyi yayınlamaya değer bulmadığım için koymadım. Üstüne de birkaç gün geçti. Tamamen alakasız bir konuda yazıyorum şimdi. Yine bir acayip oluyor post ama bunu yayınlayacağım.

JTB (JourneyToBlue) dedi ki...

http://www.journeytoblue.com/journeytoblue_/2010/05/mi%CC%87mlendim.html mimlenmiştim, yazımı yazdım. tanıştığımıza memnun oldum:)

 


TEHLİKELİ İLİŞKİLER © 2008. Design by: Pocket